5. Türk Dünyası Mühendislik Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı – Mimar Sinan Uluslararası Proje Olimpiyatları

5. Türk Dünyası Mühendislik Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı

5. Türk Dünyası Mühendislik Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı – Mimar Sinan Uluslararası Proje Olimpiyatları24-27 Mayıs 2010 tarihinde Kazakistan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlarımızın yüksek huzurlarında icra edilen Dördüncü Türk Dünyası Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı Sonuç Bildirgesinde alınan karalar doğrultusunda, Türk Devlet ve Akraba Topluluklarının mimar ve mühendislerinden oluşan Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği’nin kurulmasına, kurulan bu birliğin organizasyonunda, 2012 kurultayının Türkiye’de “Türk Dünyası Mühendislik, Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı” adı ile “Kimlikli ve Kişilikli Şehirler” temalı ve Büyük Usta Mimar Sinan’nın ismine ithafen Uluslararası Proje Olimpiyatlarının yapılmasına oy birliği ile karar verilmiştir. Bu karar doğrultusunda 2012 Kurultayı Trabzon şehrimizde, Ahilik Bayramına tekabül eden 15-18 Ekim 2012 tarihlerinde gerçekleştirilecektir. Bu kurultayın en önemli tarafı ise dünyada mühendislik, mimarlık ve şehircilik alanında bir ilk olarak gerçekleştirilecek Mimar Sinan Uluslararası Proje Olimpiyatları’nın yapılıyor olmasıdır. T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın himayelerinde yapılacak olan bu Kurultaya; başta Türk Dünyası Cumhurbaşkanlarımız olmak üzere, İpekyolu Üniversiteleri Birliği, Kaşgar’dan Endülüs’e Türk-İslam coğrafyasından mesleğinde saygın çok sayıda bilim insanının ve ülke temsilcilerinin katılımları beklenmektedir. 

Devamını oku...
 
4. Şehircilik Konferans ve Çalıştayı

Pursaklar Belediyesi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 4. Şehircilik Konferans ve Çalıştayı

Pursaklar Belediyesi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 4. Şehircilik Konferans ve Çalıştayı

Şehircilik Konferans ve Çalıştayı, 24-25 Mart 2012'de Esenboğa Airport Otel'de düzenlenecek.

Pursaklar Belediyesi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tarafından Düzenlenen 4. Şehircilik Konferans ve Çalıştayı Şehirlerin geleceğini düşünmek ve yeniden tasarlamak için Pursaklar Belediyesi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, tarafından 24-25 Mart 2012 de Esenboğa Airport otelde Şehircilik Konferans ve Çalıştayı düzenlenecek.

Devamını oku...
 
Gelişen Kentler Zirvesi-Gaziantep Sonuç Bildirgesi

GYODER'in, gelişen kentlerdeki yatırım fırsatlarını sektör temsilcileriyle buluşturmak ve bu kentlerin gelecekteki yatırımlardan daha fazla pay almasını sağlamak amacıyla düzenlediği Gelişen Kentler Zirvesi'nin üçüncüsü 24 Kasım 2011 tarihinde, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi Kongre ve Kültür merkezinde gerçekleşmiştir.

Gaziantep'in yatırım potansiyelinin ortaya konulmasına yönelik olarak, Zirve'de "2011-2012 Ekonomik ve Sosyo-Kültürel Değerlendirme", "Gaziantep'in Yeni Vizyonu ve Yatırım Fırsatları" ve "Yatırımcı Gözüyle Gelişen Kentler: Gaziantep" başlıklı oturumlarda önemli konular ele alınarak tartışılmış, GYODER tarafından hazırlatılan "Gaziantep Gayrimenkul Sektörü Değerlendirme ve Öngörüler 2015" raporu sunulmuştur.

Devamını oku...
 
Manavgat'ın 2050 Yılına Göre Şehir Planlaması Çıkartılıyor

Manavgat Sanayici ve İşadamları Derneği (MASİAD), turizm şehrinin 2050 yılına kadar şehir planlamasını çıkartıyor. Çalışmaya Manavgat Çevre Koruma ve Turizm Altyapı Birliği (MATAB) de destek veriyor.

MASİAD Başkanı Ahmet Boztaş ile MATAB Başkanı Recep Barut, Manavgat Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Uygulama Hotel'inde düzenlediği basın toplantısında Manavgat 2050 Stratejik Vizyon Projesi hakkında bilgilendirme yaptı. Proje hazırlık çalışmalarına bir yıl önce başlanıldığı bilgisini veren Ahmet Boztaş, çalışmalarla ilgili 1 Temmuz'dan itibaren veri toplamasına başlanıldığını söyledi. Manavgat 2050 Stratejik Vizyon Projesi'ni şehir planlamacısı Ali Ulvi Ulubaş tarafından yürütüleceğini belirten Boztaş, projeye şehir planlamacısı ve çevre uzmanı Rıfat Türkkan ve Gülsüm Aydın'ın şekillendireceğini kaydetti.

Devamını oku...
 
İstanbul'a İki Yeni Şehir Kurulacak

İstanbul'a iki yeni şehir

Başbakan Tayyip Erdoğan, 'çılgın proje' Kanal İstanbul'dan sonra şimdi de İstanbul'a iki yeni şehir projesini kamuoyuna açıklıadı.

Erdoğan şunları söyledi: "Kanal İstanbul nasıl dünya projesi olduysa bugünkü projeler de öyle olacak.

12 Haziran seçimlerinin ardından İstanbul için iki yeni şehrin inşasına başlıyoruz. Bu zamana kadar yaptıklarımız nihai bir proje çalışması değil, yapılmış 1/100.000'lik planlar üzerine bir plan, bir proje çalışmasıdır. Bu şehirlerden birini İstanbul'un Avrupa yakasında Karadeniz kıyısında, diğerini Anadolu yakasında kuruyoruz.

Bu iki şehir ile İstanbul’un nüfusunu arttırmayacağız. Bu iki şehri depreme hazırlık, kentsel değişim dönüşüm için yapacağız. Şimdi bunları hayata geçirmenin adımlarını atıyoruz.

Bu şehirlere deprem riski altındaki bölgeler taşınacak. Bu gönüllülük essasına göre yapılacak, kimsenin hakkı yenmeyecek. İki yeni şehirle İstanbul'un marka özelliğini daha fazla öne çıkarıyoruz. İki şehirden kasıt iki ayrı şehir değil. Bu şehirlerle Marmara Bölgesi'nde sosyal ve ekonomik farklılıkları daha aşağı çekiyoruz. İki şehir her türlü imkanın sunulduğu yaşanabilir kentler olacak. Üçüncü köprünün yol güzergahı da buradan geçecek. Üçüncü köprü, TEM birbirine bağlanacak. Çok daha kısa sürede ulaşma imkanını yakalayacağız.

Bu iki şehir İstanbul'un ruhuna fiziki yapısına ve çevreye zarar vermeyecek. Burada bu unsurları güçlendiren, rahatlatan, nefes aldıran bir anlaşıyla inşa edilecek. Her türlü turizm, kongre organizasyonu için bunlarla çekim merkezine dönüşecek. İstanbul'un ruhuna uygun olarak inşa edilecek. 

Devamını oku...
 


Konut, Şehirleşme, İnsan ve Ayda Yörükân

(Turhan Yörükân'ın, Ayda Yörükân'la ilgili hazırladığı yazıdan alınmıştır)

İbretlik acı hâtıralar...


(...)

1965 yılında Sosyal Araştırma Dairesi Başkanlığı’nı üstlendikten sonra, eşi ile tam bir iş birliği hâlinde, bozulan şehirsel çevrelerin, tabiattan gittikçe kopan, kirlenen, gittikçe kalabalıklaşan ve yozlaşmaya başlayan şehirsel çevrenin insan sağlığı üzerindeki kötü etkileri konusunda çalışmalar yapmaya başladı. Modern Şehir ve İnsan Sağlığı adıyla bir kitap yayımladı. Kitaba yazdığı “Giriş” yazısında şöyle diyordu:

“İnsan, tabiattan kopmuştur... Fert artık tabiî bir çevre içerisinde ve başka varlıklar gibi tabiatın bir parçası olarak yaşayacak yerde, tabiatla temasını geniş ölçüde yitirmiş ve bütünüyle kendi eseri olan yapma bir çevre içerisinde yaşamaya başlamıştır. Bahçeler, tarlalar, kırlık araziler yavaş yavaş büyük şehirlerin çevresinden uzaklaşmış ve insan şehrin gürültüsü, kalabalıklığı, dağdağası, çeşitli dumanlar ve gazlardan kirlenmiş puslu havası içerisinde bu yapma çevrenin bütün kötü etkilerine açık bir hâle gelmiştir. Vazolara yerleştirdiği kuru otlar, sepetler veya cam kâseler içerisinde sakladığı deniz böceği kabukları, saksılar içerisinde yetiştirdiği çiçekler, şehir insanının tabiatın fosilleri veya kalıntıları ile tabiata ulaşmak için yaptığı umutsuz çabayı göstermektedir. Hayvanlar dünyası ile olan teması ise yalnızca kafesteki kanaryası, evin içinde beslediği kedisi veya köpeği ile olan ilişkisine indirgenmiştir...” 
O, bu kitabında, kalabalık içerisinde “yalnız” olan şehir insanının dertlerini dile getirmeye çalışıyordu. Çeşitli araştırıcıların yaptığı çalışmaları, “İnsanların Şehrinde Tabiatın Yeri”, “Şehirleşme ve İnsan İhtiyaçları”, “Şehirsel Çevrede Beden ve Ruh Sağlığı”, “Modern İnsanın Sinir Yorgunluğu” ve “Şehirsel Toplumun Büyümesi, Ruh Çöküntüsü ile İlgili Bozukluklar ve İntihar” başlıkları altında okuyucusuna aktarmaya çalışıyordu. Pek çok üniversite, yayımladığı kitapları İmar ve İskân Bakanlığı’ndan temin etmeye çalıştı; ders ve seminer çalışmalarına konu yaptı ve kitaplıklarına koydu. Ayda Yörükân da, ancak 20 yıl sonra, 1990 yıllarına doğru belirginleşmeye başlayan çevre bilincinin oluşmasına, böylece sessiz sedasız ama anlamlı bir katkıda bulunmuş oluyordu.

(...)

Ayda Yörükân, 1970 yılı sonlarına doğru görevinden alınarak müşavir yapıldı. Onun müşavirlik döneminde, Turhan Yörükân ile birlikte, iki büyük cilt hâlinde hazırladığı kitaplar, İmar ve İskân Bakanlığı’nda yayımladığı en son kitaplardır. Bu iki kitap, yazdıkları kısa bir “İthaf” yazısı ile “1964-1970 yılları arasında bu Rehberdeki teknikleri veya bu teknikleri esas alarak hazırladığımız daha az ayrıntılı araştırma tekniklerini, Bursa Gecekondu Bölgeleri’nde olduğu gibi, Ankara, İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Erzincan, Erzurum, Samsun ve Zonguldak şehirlerindeki gecekondu bölgelerinde de uygulayarak bizimle birlikte çalışmış olan tüm Sosyal Araştırma Dairesi mensuplarına armağan ediyoruz”, diyorlardı.

Bütün bu bölgelerde büyük emek mahsulü toplanmış olan bu araştırma materyaline dayanarak herhangi bir karşılaştırmalı yayın yapmalarına izin verilmedi. 90 çelik dolap dolusu materyalin ve araştırma sonuçlarının bir üniversiteye verilmesine de izin verilmedi. Gecekondu Kanunu’nun âmir hükümlerine rağmen, gecekondu yapımının alabildiğine artmış, hattâ yeni gecekondu bölgelerinin kurulmuş olduğunu belgeleyen bu materyal, bir gün, tahlil sonuçlarıyla, hazırlanmış olan cross-tablolarla birlikte kimseye duyurulmadan SEKA’ya gönderildi ve boşalan çelik dolaplar Bakanlık birimleri arasında pay edildi. Hattâ, bir bilimsel çalışmaya konu yapılmış olan kıymetli kitaplığı da aynı âkıbete uğramaktan kurtulamadı.

Yörükânlar, bir dokümantasyon merkezi kurmayı arzulamışlardı. Kendilerine büyük destek vermiş olan Bakan Haldun Menteşoğlu da bu fikre sıcak bakıyordu. Verileri IBM kartlarına geçirerek saklamayı düşünüyorlardı. İstanbul Üniversitesi’ndeyken sosyal yapı ve bölge plânı açısından Turhan Yörükân’ın Adapazarı, Akyazı ve Hendek köylerinde yaptığı araştırmaların sonuçlarını da aynı yerde saklıyorlardı. Gerek Bakanlık bünyesinde yaptıkları, gerekse daha önce yapılmış olan araştırmalar, diakronik araştırmalardı. Bu araştırmaların, gelişmeleri ve değişmeleri ölçmek bakımından belli zaman aralıklarıyla (hiç olmazsa bir defa daha) tekrarlanmaları gerekiyordu. Ne yazık ki, hükûmet değişmiş, bu idealleri gerçekleşememişti. Söz konusu ettiğimiz yok etme olayını öğrendiklerinde ise, bütün bu materyal çoktan kâğıt olmuştu. Plânladıkları ve yönettikleri bu köy, gecekondu ve şehir araştırmaları, her ikisinin de temel uğraşlarını oluşturduğu hâlde, Ayda Yörükân’ın gecekondular konusunda yaptığı yayınlar, Turhan Yörükân ile birlikte Fransızca, İngilizce ve Türkçe olarak hazırlanmış olan kitaptan, Birleşmiş Milletler uzmanları için Fransızca, İngilizce ve Türkçe olarak hazırladığı dépliant’lardan ve Ayda Yörükân’ın 1971 yılında Konut Özel İhtisas Komisyonu için hazırladığı ve 1974 yılında yayımlanan Gecekondu Raporu’ndan ve Turhan Yörükân’ın Uluslararası Verem Savaşı Paneli için hazırladığı Gecekondular ve Gecekondu Bölgelerinin Sosyo-kültürel Özellikleri (Ankara: İmar ve İskân Bakanlığı, Mesken Genel Müdürlüğü Sosyal Araştırma Dairesi, 1965, 1968) adıyla yayımladığı kitaptan ibaret kaldı. Ne yazık ki, büyük emek mahsulü olan esas araştırma monografileri yayımlanamadan kaldı.

Bir geri kalmışlık tanımlaması şöyle der: “Araştırma yapmaz, yapsa bile uygulamaz, uygulamak istese bile uygulayamaz”. Araştırmalardan sorumlu bir genel müdür yardımcısı olarak Turhan Yörükân da, Ayda Yörükân da, üst kademelere araştırmanın ve insanî konuların önemini belirten çeşitli raporlar sundular. Belki başka uzmanların söylediklerine daha çok inanırlar düşüncesiyle, büyük bir telif ve çeviri faaliyetine giriştiler. Basılan çeviri eserlerin seçilmesinde, asıllarıyla karşılaştırılmasında, dillerinin düzeltilmesinde ve birbiriyle uyumlu bir hâle getirilmesinde, kullanılan kavramların standartlaştırılmasında Ayda Yörükân’ın çok büyük bir emeği geçmiştir. Hazırlanan kitapların ellinin üzerinde bir bölümü yayımlanmıştır. 1966’dan bu yana geçen dört yıl içerisinde 50’nin üzerinde bilimsel kitap yayımlamak, kolay bir iş değildir. Bu kitaplar, bugün de, faydalanılabilecek yegâne kaynak kitaplardır. Ne acıdır ki, bu faaliyetin birinci derecede sorumlusu olarak gördükleri Turhan Yörükân bu yüzden çok büyük bir husumet çekmiştir, defalarca engellenmek istenmiş, bakan Nakipoğlu zamanında da faaliyeti tamamen durdurulmuştur.

Ayda Yörükân, çelimsiz yapısına rağmen, imar plânları için, özellikle âfet ve gecekondu bölgeleri için yapılan araştırmalarda, eşinin yanından ayrılmamış, araştırmaların çoğunu onunla birlikte yönetmiştir. Söz konusu insanları yakından tanımak istemiştir. Hiçbir zaman sadece masa başı bir bilim kadını olarak kalmamıştır. Eşiyle birlikte, o da, âfet ve gecekondu önleme bölgeleri için yapılan imar plânlarının, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik şartları hesaba katmadan yapılmaları hâlinde ne gibi mahzurları olabileceğini -gerek plânlama öncesinde, gerekse yerleşme olayından sonra yapılmış olan araştırmalarla- gözler önüne sermeye çalışmıştır. Çok uğraşmış, çok didinmiş, gene de âfetzedelerin ve gecekonducuların problemlerinin çözümünde, istediği ölçüde yardımcı olamamıştır; çünkü karşısına dikilen engelin başında, insanları hesaba katmayı öğrenmemiş ve konutu üstü kapalı dört duvardan ibaret sanan koca bir “teknik” yönetici kadro bulunuyordu.

Devamını oku...
 
8 KASIM DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ 33. KOLOKYUMU


8 KASIM DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ 33. KOLOKYUMU 6-7-8 KASIM 2009 TARİHLERİNDE ANTALYA'DA GERÇEKLEŞTİRİLECEKTİR 
 

8 KASIM DÜNYA ŞEHİRCİLİK GÜNÜ 33. KOLOKYUMU

6-7-8 KASIM 2009 ANTALYA

KENTLERİ KORUMAK/SAVUNMAK

Kentlerimizin son yıllarda karşı karşıya kaldığı olumsuzluklar önceki dönemlerle karşılaştırılmayacak boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Bir yağma düzeninin yaratabileceği tahribata karşılık gelecek bir yıkım yaşayan kentlerimiz uzun süreli birikimlerini hızla yitirmektedir. Kentleri yaşam mekanından çok rant ekonomisinin parçası olarak gören politikaların önünü açtığı talan rejimi, kentlerimizin uzun sürede yarattığı birikimi kamusal niteliğinden çıkartıp, özel kişilerde toplarken, benzer bir mülksüzleştirme sürecini görece güçsüz kesimlere yönelik olarak da sürdürmekte, bu kesimlerin yaşam mekanlarını ellerinden alıp, ayrıcalıklı kesimlerin hizmetine sunmaktadır. Benzer biçimde tarihi ve kültürel miras, kıyılar, ormanlar ve diğer doğal kaynaklarımız da bu talan rejiminden nasibini almaktadır. Bu durum kentlerde var olan eşitsizlikleri daha da artırırken, kentsel toplumsal yaşamı daha olanaksız hale getirmekte, doğayı ise geri dönülmez bir tahribata uğratmaktadır.
Devamını oku...
 
KENTLEŞME ŞURASI - 2009

 

04-07 MAYIS 2009 TARİHLERİ ARASINDA DÜZENLENEN "KENTLEŞME ŞURASI" ANKARA'DA SHERATON OTEL KONGRE MERKEZİNDE BAŞLADI

04-07 Mayıs 2009 tarihleri arasında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından düzenlenen "Kentleşme Şurası" Ankara'da Sheraton Otel Kongre Merkezinde başladı.

Şurada konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kentleşme Şurası üyelerinden şehirlerin sorunlarının üstesinden gelecek çözümleri ortaya koymalarını istedi.

 

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından Sheraton Oteli'nde düzenlenen Kentleşme Şurası - 2009 toplantısının açılışında konuşan Gül, sanayileşmeyle şehirlerde köklü değişimin meydana geldiğini hatırlattı. Tarımda makineleşme nedeniyle boşta kalan topraksız köylülerin iş bulma umuduyla köylere göç ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, "Dünyanın her tarafında olan gelişmeler bizde biraz geç başlamıştır. Fakat artan nüfus için gereken yatırımları yapmaya yeterli kaynak maalesef vaktinde bulunamamıştır." diye konuştu.
Devamını oku...
 
Mardin Konut Dokusu Üzerine Araştırmalar Konferansı


Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde 23 Aralık 2008 tarihinde gerçekleştirilen Yunus Aran Konferansları serisinin 33.'sünün konuğu Prof.Dr. Füsun Alioğlu'ydu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Oditoryumu'unda öğretim üyeleri, öğrenciler ve basın mensuplarının katıldığı konferansta Alioğlu, Mardin Konut Dokusu Üzerine Araştırmalar başlığı altında 1980'lerde doktora çalışması ile başlayan araştırmalarından bir kesit sundu. 1989 yılında İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı'nda tamamladığı "Geleneksel Mardin Şehir Dokusu ve Evleri Üzerine Bir Deneme" isimli doktora tezi için 1980'li yıllarda yaptığı 5 yıllık çalışmadan örneklerin çoğunlukta olduğu sunumda Mardin'deki mimari örneklere yer verdi.

Mardin için "Türkiye'nin güneydoğu illerinden biri" ifadesinin kullanılabileceği ancak Mardin'de bundan çok daha fazlası olduğunu dile getiren Alioğlu, 1. ve 2. binyıllara uzanan çeşitli haritalar ile Mardin şehrinin tarih boyunca çeşitli kültürlerin bir arada bulunduğu bir etkileşim alanının içinde olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. 16. ve 19 yy.'lara ait mahalle haritalarından örnekler vererek, yüzyıllar boyunca bölgede mevcut olan bir kültürel hareketlilikten bahsedilebileceğini belirten Alioğlu, bölgenin fiziki yapısının da bu hareketlilikle sürekli bir devinim ve değişim içinde olduğunu söyledi.

Alioğlu, kent olarak Mardin'in Ortaçağ Anadolu kentlerinde sık rastlanan bir şema olan bir kale ve onun eteklerinde yer alan bir dış mahalle (suriçi) şemasına uyduğunu fakat üzerinde yer aldığı yüksek ve sarp kayalıklar nedeniyle çoğunlukla ulaşılamaz bir yer olarak betimlendiğini eski gravürlerden örneklerle gösterdi. İlk dönemde tüm yerleşimin kale içinde olduğuna, sivil mimarlık örneklerinin daha sonraları kale dışına taşındığını bildiklerini söyleyen Alioğlu, bir kent için en iyi yönlerden biri olan güney yönünde yer alan Mezopotamya'ya bakan, çeşitli semavi dinlere ait yapıların yanında yoğun olarak konutların yer aldığı lineer bir kent oluşumu olduğunu belirtti.

Devamını oku...
 
TMMOB 2. BURSA KENTİNE ÇÖZÜMLER SEMPOZYUMU BAŞLADI

Mar 06, 2009

 TMMOB adına Bursa İl Koordinasyon Kurulu tarafından düzenlenen Bursa Kentine Çözümler Sempozyumu 6 Mart 2009 tarihinde başladı.

Yerel seçimler öncesi Bursa’nın sorunları tespit edilerek, çözüm önerilerinin masaya yatırılacağı sempozyum Buttim Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Sempozyumun açılışında sırasıyla; Bursa İKK Sekreteri İlhan Demiröz, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve Bursa Vali Vekili konuştular.

Sempozyum kapsamında 2 günde düzenlenecek 9 oturumda; ulaşımdan kentleşmeye, tarım ve hayvancılıktan çevre sorunlarına, sanayiden doğal kaynaklara birçok konu ele alınacak. Sempozyumun son günü düzenlenecek son oturumda ise belediye başkan adayları projelerini anlatacak.

Devamını oku...