Düşünce İle Eylemi Birleştiren Mütefekkir: Musa Carullah |
MUSA CARULLAH BİGİYEF (1875-1949) I. Ancak Kazan Türkleri 18. asrın ortalarından sonra (2.Türk-Rus savaşı) I. Katerina döneminde yavaş yavaş kendine gelmeye başlamış ve yeniden sosyal, siyasal ve ekonomik olarak yapılanmaya çalışmışlardır. Maveraunnehir bölgesinde kurulan Kazan Hanlığı, Miladi 900 yıllarında İslamiyet'le tanışmış, ancak 1500 yıllarında Rus hakimiyeti altına girerek esareti solumaya başlamıştır. Kazan Türklerinin bu esaret döneminde gördükleri zulüm ve baskılar onları din, örf, adet ve kültürlerinden uzaklaştırmalarının aksine, daha da kendi özlerine (din, kültür, örf, adet vs.) kenetlemiştir. Bu durum, tarihçileri bile şaşırtmıştır. Söz konusu şaşırtıcı durumun yegane sebebinin bölgedeki ilim adamlarının gayret ve çabalarından(1) kaynaklandığını unutmamak gerekir. Gayret ve çabalarıyla tarihe mal olan bu ilim adamlarının başında Abdunnasır Kursavi (1776-1812), Şihabuddin Mercani (1818-1889), Rizaeddin B.Fahreddin (1858-1936) isimlerinin yanı sıra Abdurreşid İbrahim Efendi, Zakir Kadiri, Kayyum Nasiri, Alimcan Banudi gibi simaları da hatırlatmakta fayda vardır. Bu kervanın son büyük temsilcisi ise Türkistan İlim Dünyasının en önemli isimlerinden Musa Carullah Bigiyef'tir. 74 yıllık çile, ızdırap, meşakkat dolu yaşamını bu davaya adayan büyük düşünür ve aksiyon adamı Musa Carullah, bu kutlu eylemini dünyaya egemen kılmak çok çaba sarf etmiş fakat tam olarak başarı elde edememiştir.(2) Böylesine tarihte büyük bir iz bırakan şahsiyetin bugün bilinmemesi, tanınmaması ise ayrıca esef vericidir. Çünkü 120'den fazla eser sahibi bu büyük ilim adamı hakkında yazılanlar, birkaç tez çalışması ve makalenin ötesine geçmemektedir. Umarız ki okullarda 100 temel eser vb. eğitim heyecanının yaşandığı bir dönemde, Musa Carullah'ın eserleri de yeniden gündeme gelir ve bu nesil onu tanıma ve fikir/düşünce ve aksiyonundan faydalanma imkanına kavuşur. Musa Carullah'ın biyografi konusundaki hassasiyeti dikkatlerden kaçmayan önemli bir husustur. O, biyografisi ele alınan şahsın manevi hayatından çok icraatlarının gündeme gelmesinden yanadır. Çünkü insanın mistik boyutunun irdelenmesi tehlikelidir ve okuyanı yanlış yönlendirme olasılığı vardır. Bu nedenledir ki biyografi yazmak, en zor işlerden biridir. Türkler arasında ortak bir dil oluşturmak için önemli faaliyet ve düşünceler ortaya koyan Musa Carullah, aynı zamanda "edip ve şair ruhlu"(3) biridir. II. Onun ilim aşkı evliliğinden (1905)'den sonra da devam etmiştir. Petersburg'da Hukuk Fakültesine kaydolmuş ve 1905 ihtilalinin imkanlarından istifade ederek gazetecilik yapmıştır. Arkadaşı Abdurreşid İbrahim ile birlikte çıkardığı Ülfet Gazetesi büyük yankı uyandırmıştır. Rusya'daki Müslümanların bağımsızlığı ve özgürlüğü için birçok faaliyete katılmıştır. 1906 yılında kurulmasına karar verilen "Müslüman ittifakı" partisinin 15 kişilik komitesine seçilmiştir. Gazetecilik hayatının sona ermesiyle telif eserler yazmaya başlamıştır. 1917 Rus İhtilaline kadar 20 civarında esere imza atan Musa Carullah, 1910 yılında Lütfullah İshaki ile Finlandiya'ya yeni bir ictihad (kuzey kutbunda akşam, yatsı ve sabah namazı ve oruç) yapmak için gider ve bu konu üzerinde yoğunlaşır. 1917 Bolşevik ihtilali ile birlikte Musa Carullah da aktif siyasete katılmak zorunda kalmıştır. Ancak Bolşevik ihtilali ile birlikte birçok aydın-düşünür Rusya dışına kaçmasına rağmen Musa Carullah, Rusya'da kalarak halkla iç içe kalmayı tercih etmiştir. Musa Carullah, Türkiye'ye büyük ümitlelerle bağlıydı. Öyle ki Rusya Müslümanlarının resmen halifeye bağlanma kararının alındığı 1920 Ufa Kongresi sırasında kaleme aldığı "Türkiye Büyük Millet Meclisine Müracaat" adlı eseri, TBMM üyesi Suysallı İsmail Suphi Bey aracılığıyla Mustafa Kemal Paşa'ya takdim edilmiş ancak bu esere fazla alaka gösterilmemiştir. Musa Carullah, Bolşevik ihtilalinin liderlerinden Buharin'in yazdığı "Komünizm Elifbası" eserine karşılık "İslamiyet'in Elifbası" adlı eseri kaleme almıştır. Anayasa özelliğini taşıyan söz konusu eser hem Dünya Müslümanları hem de diğer Rusya Müslümanları arasında büyük yankı uyandırmış ve eser çoğaltılarak elden ele dağıtılmıştır. Bu eser, onun takibata alınmasına ve akabinde zindana atılmasına sebep olmuştur. Türk yetkililerin de girişimiyle Rusya zindanlarında üç aylık bir mahkumiyetin ardından serbest bırakılan Musa Carullah, üç yıl gözaltında tutulmuştur. Musa Carullah'ın 1930'da başlayan sürgün hayatının büyük bir çoğunluğu yolculukla geçmiştir. Birçok şehre uğramış ve dönemin saygın ilim adamlarıyla fikir teatilerinde bulunmuştur. Afganistan, İran, Irak, Suriye, İstanbul, Hindistan ve arkadaşı Abdurreşid İbrahim tarafından davet edildiği Japonya sürgün hayatı boyunca uğradığı yerler olmuştur. O bu seyahatlere son vererek çok sevdiği Kabil şehrine yerleşmek arzusundayken İngilizler onu Peşaver'de yakalayıp 1,5-2 yıl kadar zindana atarlar. 1945 yılına kadar burada göz hapsinde tutulan Musa Carullah, 1946 yılında Delhi'ye oradan da Bombay'a geçer. Bildiği ve düşündüğü her şeyi eyleme dökmeye çalışan Musa Carullah bütün islam dünyasında tanınan ilim ve fikir adamıdır. İlimde derinleşen bu mümtaz şahsiyetin islam toplumunun uyanışında, harekete geçirilmesinde etkisi büyüktür. Musa Carullah hem dini ilimler (tefsir, fıkıh, hadis, hukuk, usul, kelam vs.) hem de matematik ve astronomiyle uğraşmıştır. Edebi bir üslubu olan Musa Carullah, Arap Dili ve Edebiyatı'na tamamen vakıftır. Onun ilim öğrenme aşkı birçok dili de öğrenmesine yol açmıştır. Hint Mahabaratha Veda metinlerini okumak için Sanksritçe öğrenen Musa Carullah, en büyük çabayı Rusya'da, Rus Müslümanlarının kurtuluşu için sarf etmiştir. O hem doğu, hem de batı yazar ve düşünürlerinin eserlerini tetkik ederek en doğru yolu ortaya koymaya çalışmıştır. Musa Carullah Fıkıh Usulü, Kur'an Tefsiri, Sünnet ve Hadis, Kelam gibi islami ilimlerde önemli notlar düşmüştür. İslami ilimler ile ilgili yazdığı birçok eserler uzun süre Arap aleminde ders kitabı olarak okutulmuştur. O, kelama şiddetle karşı çıkarken ve kelamcılara "Delilleri kendi hevalarına tabi kılmaları" nedeniyle sünnete de farklı bir tanımlama getirmiştir. Ona göre sünnet; Kur'an'ı da içine alan peygamberin gerek söz, gerek davranışlarıyla ortaya koyduğu yolun ortak adıdır.(7) Bu bakış açısından yola çıkarak onun hadis ilmiyle fazla uğraşmadığını söylemek yanlış bir tespit değildir. III. Musa Carullah'ın İslam anlayışı da bir çok yenilikler içerir. Ona göre İslami birçok mevzu, dondurularak ve şekillendirilerek amacından saptırılmıştır. Bu yönüyle hür akıl ve hür fikir onun muhayyilesinde önemli bir yer alır. Dinin dondurulup rafa kaldırılmasına karşılık o, İslamın dinamik ve yenilikçi yönünü hareket geçirmeye çalışmıştır. Bu durumu onun birçok eserinde görmek mümkündür. Onun, müslümanların geri kalışlarına sebep olarak gösterdiği en önemli hastalık; taklit olmuştur. Bir çok geri kalış sebebinin ana kaynağını taklitte görür ve bu taklit hastalığının hızla tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizer. Musa Carullah, sadece doğu toplumlarının değil, bütün insanlığın ortak meselesi olan kadın meselesine de eğilmiştir. Bu konuda "Hatun" adında bir eser yazan M. Carullah, diğer eserlerinde de bu konuya eğilmiştir. Kadın, her dönemin en çok tartışılan meselelerin başından gelmiştir hiç şüphesiz. Musa Carullah da böylece kadın ile ilgili görüş ve düşüncelerinin HATUN adındaki eserle kalıcılaştırmıştır. Yeni bakış açısı ve görüşleriyle konuyu masaya yatıran eser, orijinal görüşler ortaya koymaktadır. Özellikle İslam'da kadın hakları ve hicap felsefesi konularında yeni bakış açılarına şahit oluyoruz bu eserde. Sadece şark toplumlarında değil bütün bir dünyada yanlış algılanıp tanımlanan kadın meselesine (8) yepyeni bir pencere açıyor Musa Carullah. Kadının yaratılışı, aile nizamı, nikah, talak, çok evlilik, kadının şahitliği, miras, gibi birçok konuda Kur'an merkezli yepyeni yaklaşımlarda bulunan yazar 1916 da kaleme aldığı Hatun isimli çalışmasını 1933 de Berlin'de bastırdı. Musa Carullah'ın, eğitim sistemi ile ilgi bir çok yenilikçi görüş ve icraatları vardır. O, mevcut medreselerin ıslahı için çokça kafa yormuştur. Bu nedenle de yeni medreselerin açılması için girişimlerde bulunmuştur. Ancak onun medrese açma girişimi, çoğu kere başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hayatının son demlerinde bu emelini gerçekleştirmek için Hindistan'da medrese açma girişiminde bulunmuş ve bu talebi olumlu karşılanmıştır. Bununla ilgili programını bir kitapçık halinde basmış, ancak rahatsızlıkları medrese kurmaya engel olmuştur. Musa Carullah, Türkiye ile gönül bağı olan ve Türkiye'den büyük ümit bekleyen biridir. Bu nedenle de Türkiye ile sürekli irtibat halinde olmuştur. O, İslam Dünyasının yeniden kalkınışının Türkiye'den zuhur edeceğine inananlardandır. En büyük emellerinden biri de Türkiye'de bir medrese açmak olmuştur. Bu nedenle de Bombay'da yayınladığı El-Kanunu'l Medeniyyu'l-İslami eserini dönemin Cumhurbaşkanı İnönü'ye ithaf etmiştir. IV. Musa Carullah, İslam şeriatının esaslarını farklı bir göz ve bakışlı yeniden yazmaya çalışan değişimci bir ruha sahiptir. Bu anlamda onun çalışmaları genelde girizgah şeklinde olmuştur. Sürgünler, sıkıntılar, ızdıraplar yaşayan ve zor şartlar altında eserler kaleme alan Musa Carullah'ın başlıklar halinde yol haritası ortaya koyması olağandır. Buna rağmen o, kendi dönemimin güncel meselelerine (banka, faiz, sigorta v.s.) konulara bigane kalmamış ve konuyla ilgili görüş ve düşüncelerini ortaya koyan risaleler yazmıştır. Bu konulardaki düşüncelerinin tam anlaşılabilmesi için İslam şeriatının esaslarını öncelikle ortaya koymuştur. Kitabiyat yayınlarının günümüz Türkçesine çevirerek yayınladığı eserleri, onun hem düşünce dünyasının, hem de bu ve benzeri konulardaki düşüncelerinin anlaşılmasında önemli bir adım olduğu inkar edilemez. İnsanlık için evrensel bir kurtuluş niteliği taşıyan islamın esasları (10) konusunda süzme bilgi ve bakış açıları içeren İslam Şeriatının Esasları çalışması şeriat, hilafet, Kur'an-ı Kerim ve vahiy, risalet ve ümmet, hükümlerin tasnifi, örtünme, kadın, Ümmilik meselesi, davet yolları, Kur'an'ın belagat mucizesi, fıkıh, içtihad... v.s konularını ihtiva etmektedir. Aslında o, bu konulara değinmekle islamın sabiteleri ve değişmezlerini ortaya koymaya çalışmaktadır. Onun en önemli vurgusu ise içtihad kapısının açık olduğu düşüncesidir. (11) Musa Carullah, yaşadığı dönemde bir çok polemiğe girmekten de kaçınmamıştır. Eserlere tenkitlerde bulunmuş, güncel ve ilmi meselelerle ilgili görüşlerini ortaya koymuş, kendisine ve eserlerine yapılan sataşma ve eleştirilere cevap vermiştir. Bunlardan biri de Kozanlı Ziya'eddin Kemali'nin "Dini Tedbirler" eserine yapmış olduğu reddiyedir. 1873'de Ufa'da doğan Ziya'eddin Kemali, yenilikçi bir alim ve mütefekkirdir aslında. Musa Carullah'ın "Büyük Mevzularda Ufak Fikirler" adlı çalışması Ziya'eddin Kemali'nin "Dini Tedbirler" eserine yaptığı reddiye'nin yanısıra, Celal Nuri İleri'nini İttihad-ı İslam ve Hatemu'l Enbiya çalışmalarına eleştirilerini de içermektedir. Musa Carullah'ın bu çalışması sonradan kitap haline getirilmiştir.
Dipnot:
Yusuf Tosun,
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir
|